Miras Hukukunda Mirasın Paylaşım Oranları Nelerdir ?

Miras hukukunda, mirasçıların kalan mal varlığını paylaşımı ancak kişinin ölümüyle ortaya çıkan bir hal olup ölüm gerçekleşmeden herhangi bir kimsenin mal varlığı o hayattayken olası mirasçıları tarafından paylaşılamaz.Miras bırakan hayatta olduğu esnada henüz mirasçı sıfatı hukuken doğmadığından ayrıca yaşarken herkesin kendi malvarlığında dilediği gibi tasarruf etme hak ve yetkisi devam ettiğinden o kişinin ileride mirasçısı olma ihtimali olan kimseler, onun mal varlığını paylaşamaz ve miras hukuku konusuna giren paylaşmaya yönelik bir dava açamazlar. Mirasçılık sıfatı doğmadığından buna ilişkin dava hakkı da doğmamıştır.

Miras hukukunda vefat eden, miras bırakan kişinin yasal mirasçıları, birinci derecede onun altsoyu yani çocukları ve torunlarıdır.Miras bırakanın çocuklarının miras payı eşittir. Miras bırakanın tanıması yoluyla ya da mahkeme kararı ile kendisiyle soy bağı kurulmuş olan evlilik dışı çocukları da yasal mirasçı olup miras payı oranı evlilik içi çocuklarınki ile eşittir.Miras bırakandan önce ölmüş olan çocuklarının yerini kendi çocukları yani miras bırakanın torunları alır.

Eğer miras bırakanın ölümünde yaşayan alt soyu yok ise o halde yasal mirasçıları anne ve babasıdır.Ha keza miras bırakanın anne ve babasının miras payı da birbirine eşittir.Miras bırakandan önce ölmüş olan anne ve babasının yerini her derecede kendi alt soyları yani miras bırakanın kardeşleri alır. Anne ya da baba tarafında mirasçı olmaması halinde bütün miras diğer taraftaki anne ya da babaya kalır.

Altsoyu, yani çocukları ve anne babası olmayan miras bırakanın mirasçıları, onun büyük anne ve büyük babaı olup altsoy ve anne babada olduğu gibi miras payları birbiriyle eşittir. Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük anne ve büyük babanın yerini kendi alt soyları yani miras bırakanın amca, hala, teyze ya da dayısı alır. Anne veya baba tarafından olan büyük anne ve büyük babalardan biri alt soyu olmaksızın miras bırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır. Anne veya baba tarafından olan büyük anne ve büyük babaların ikisi de alt soyları olmaksızın miras bırakandan önce ölmüşlerse bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.

Bu konuda farklılık gösteren tek durum miras bırakanın onun ölümünde yaşayan bir eşinin olmasıdır.Eğer miras bırakanın ölümünde sağ kalan eşi ile birlikte alt soyu olan çocukları da bulunuyorsa, sağ kalan eşin miras payı, mirasın ¼’ünü oluşturacak kalan ¾ ise miras bırakanın çocukları arasında eşit olarak paylaşılacaktır. Miras bırakanın alt soyu yoksa ve sadece anne ve babası ya da onların çocukları olan kardeşleri var ise sağ kalan eşin bu kez miras hissesi mirasın ½’si olacak kalan diğer ½ ise miras bırakanın sağ olan anne ve babaya ya da onların çocuklarına ait olacaktır. Miras bırakanın sağ kalan eşi onun büyük anne ve byük babası ile mirasçı olduğunda ise miras payı artmakta ve mirasın ¾’ü kendisine kalan ¼ ise büyük anne, büyük baba ya da onların çocukları olan amca, hala, dayı, teyzelere ait olmaktadır. Ancak eğer miras bırakanın ölümünde eşi haricinde, alt soyu, anne babası ya da büyük anne ve büyük babası gibi başka hiçbir mirasçı yoksa mirasın tamamı, miras bırakanın eşine kalacaktır. Eğer miras bırakanın ölümünde sağ kalan eşi dahi bulunmamaktaysa miras tamamıyla tek mirasçı olarak devlete kalacaktır.

Herkesin yaşarken kendi mal varlığında dilediği gibi tasarruf edebilme hakkı olduğunu belirtmiştik. Ancak miras hukukunda buna bazı sınırlamalar getirilmiştir. Her ne kadar bir kimse kendi mal varlığında vasiyetname ya da miras sözleşmesi gibi sonucu ölümden sonraya etkili olan işlemlerle tasarruflarda bulunabilirse de bu işlemlerle dahi dilediği gibi tasarruf edemeyeceği bir kısım vardır ki bu kısım, ileride mirasçısı olabilecek kişilerin saklı payı olarak adlandırılmıştır. Gerek sağlığında gerekse ölümünden sonrasında etkili olacak işlemlerde miras bırakan bu saklı payı oluşturan kısım üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamaz. Eğer miras bırakan, vasiyetname, miras sözleşmesi, bağış veya satış gibi işlemlerle yasal bir mirasçının saklı payını zedeleyecek bir tasarrufta bulunmuşsa onun ölümünden sonra, saklı paylı mirasçılar ‘Tenkis Davası’ açarak ihlal edilen saklı payını geri alabilir.

Tüm yasal mirasçılar saklı paylı mirasçı değildir. Sadece miras bırakanın sağ kalan eşi, alt soyunu oluşturan çocukları ve torunları ile anne ve babası saklı paylı mirasçıdır. Miras bırakanın evlatlığı ve onun çocukları ve torunları da hem yasal mirasçı hem de saklı paylı mirasçıdırlar. Nitekim belirtmek gerekir ki evlatlık ve alt soyu, evlat edinene kan hısmı gibi mirasçı olurlar ve evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Ancak evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olamazlar. Miras bırakanın kardeşleri yasal mirasçı olsalar da Medeni Kanunda yapılan değişiklikle saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmışlardır. Saklı pay, alt soy için onun yasal miras payının yarısı, miras bırakanın ana ve babasının her biri için yasal miras paylarının 1/4’ü, sağ kalan eş için miras bırakanın alt soyu veya ana baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde kendisinin yasal miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının ¾’üdür.

SAĞ KALAN EŞİN MİRASÇILIĞI :

Miras bırakanın sağ kalan eşinin mirasçı olabilmesi için miras bırakanın ölümü tarihinde halen onunla resmi nikah aktinin devam ediyor olması, mirastan çıkartılmamış ya da mirastan mahrum olmamış olması gerekir. Boşanmış eşler birbirlerine mirasçı olamaz, miras alamazlar. Ama sadece boşanma davasının açılmış olması mirasçı olmaya engel olmaz. Boşanma kararının kesinleşmesinden önce eşlerden biri ölürse diğer eş ona yine mirasçı olur. Boşanma davası, eşlerden birinin ölümü halinde konusuz kalmış olur fakat ölen eşin mirasçıları davaya devam ederek sağ kalan eşin kusurunu ispatlamak şartıyla mirasçılık sıfatına engel olabilirler. Ancak eşlerin boşanma sebebi cana kast ise o durumda sağ kalan eş için mirastan mahrum olma sebebi oluştuğundan, sağ kalan eş yine mirasçı olamayacaktır. Eşler arasında ayrılık davasının devam ettiği sırada eşlerden birinin ölümü halinde de diğer eş ona mirasçı olacaktır.

Son olarak belirtmek gerekir ki miras bırakanın ölümü anında mirastan feragat etmiş olan, mirastan çıkartılmış ya da mirastan mahrum olan ve yahut mirası reddetmiş olan kimseler mirasçılık sıfatını kaybetmiş ve dolayısıyla mirastan pay alamaz hale gelmiş olurlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×